Anksiyete Bozukluğu
Anksiyete Bozukluğu Nedir?
Anksiyete bozukluğu kişinin istemsizce kaygı, endişe, korku ve benzeri duygulara verdiği aşırı tepkidir. Şahıs bu tepkilerini kontrol edemez. Kafasında tekrar tekrar kurup yeni fırından çıkmış bir ekmek gibi o düşüncelerini tekrar tekrar yer. Doymasına rağmen kafasındaki bu düşünceleri yemeye engel olamaz. Günümüzde çok yaygın görülen bu hastalık maalesef gençlerde daha sık görülmeye başlamıştır.
Anksiyete Bozukluğu, yoğun endişe, korku ve stres hisleri ile karakterize edilen bir zihinsel sağlık durumudur. Bu bozukluk, günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir ve kişinin normal işlevselliğini kısıtlayabilir. Anksiyete Bozukluğu, dünya genelinde milyonlarca insanı etkilemektedir ve tedavi edilebilir bir durumdur.
Anksiyete Bozukluğu, farklı alt tiplere sahip olabilir. En yaygın olanları genel anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi durumlardır. Her bir alt tip, kendine özgü semptomlara ve etkilere sahip olabilir.
Genel anksiyete bozukluğu, sürekli ve aşırı endişe ve gerginlik hissi ile karakterizedir. Kişi, gelecekteki olaylar, iş, para, sağlık veya ilişkiler gibi geniş bir yelpazedeki konularda sürekli olarak aşırı endişe duyabilir. Panik bozukluk, aniden ortaya çıkan yoğun panik atakları ile belirginleşir. Bu ataklar, ani ve yoğun korku, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, titreme ve bayılma gibi fiziksel semptomlarla kendini gösterebilir.
Anksiyete Olduğunu Nasıl Anlarsın?
Anksiyete bozukluğu olan şahıslarda genelde aşırı terleme, mide sorunları, uykusuzluk, baş ağrısı nefes darlığı, odaklanma zorluğu ve sabırsızlık görülmektedir. Stres vücudu kötü etkileyen bir durum olduğundan kaynaklı genelde anksiyete olan insanların sıklıkla karnının ağrıdığını söyleyebiliriz. “İnsanın en büyük cehennemi kendi zihninin içidir.” sözü anksiyete için biçilmiş bir cümledir. Tekrar tekrar kafanda kurup bin bir ihtimali göz önünde bulunduruyorsa insan o insan anksiyetedir. Sorunun kaynağına inip tüm ihtimalleri elleyene kadar kendi kendini yiyip bittirir. Anksiyete hastalarında aynı zamanda odaklanma sorununun olmasının sebebi bir nevi bu senaryolardır. Kendi zihnini o kadar meşgul eder ki başka bir şeye odaklanamazlar. Size cevap verebilir karşınızda olabilirler fakat zihinleri apayrı dünyalarda gezmektedir. Kendilerine anksiyete yaratacak şeyler vermek istemezler bu nedenle genelde ortamlardan kaçınır kendi kabuklarında yaşamayı tercih ederler. Ama buda bazıları için kaçış olmamaktadır. Bu seferde yalnızlık üzerine kuruntu yapabilirler. Kendilerine karşı bitmek bilmez bir savaş içindedirler. Kendilerinin en büyük düşmanı yine kendileridir. Eğer bu semptomlar ve bu düşünceler sizde de varsa yüksek ihtimalle anksiyete teşhisi size de konulabilir.
Anksiyete, birçok insanın zaman zaman deneyimlediği normal bir duygudur. Ancak, bazı kişilerde anksiyete, günlük yaşamlarını ve yaşam kalitelerini olumsuz etkileyen yoğun ve sürekli bir kaygı durumu olarak ortaya çıkabilir. Anksiyetenin belirtileri farklılık gösterebilir ve herkes için farklı deneyimlenir, ancak genel olarak aşağıdaki belirtiler anksiyetenin olabileceğini düşündürebilir:
- Zihinsel belirtiler: Yoğun endişe, sürekli kaygı, korku, belirsizlik hissi, gelecek hakkında aşırı düşünme, odaklanma güçlüğü, sürekli olarak tehlikeleri önceden tahmin etme, sürekli "ne olabilir" düşünceleri.
- Duygusal belirtiler: İrritabilite, sürekli gerginlik, huzursuzluk, sinirlilik, aniden panik hissetme, duygusal olarak aşırı hassas olma, sürekli kaygı ve korku duyguları.
- Fiziksel belirtiler: Kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes almada güçlük, göğüs ağrısı veya sıkışması, mide bulantısı, baş ağrısı, kas gerginliği, uykusuzluk, yorgunluk, iştah değişiklikleri.
- Davranışsal belirtiler: Kaçınma davranışları, sürekli olarak tehlikeleri kontrol etme, sürekli endişe kaynağından kaçınma, sürekli olarak güvende hissetmek için kontrol etme, sık sık kontrol etme veya tekrarlayan hareketler yapma, sosyal çekilme.
- Sosyal belirtiler: Sosyal etkinliklerden kaçınma, yeni durumlara karşı direnme, sosyal ortamlarda aşırı kaygı, sosyal ilişkilerde sorunlar yaşama.
Anksiyete Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?
Anksiyete de her psikolojik rahatsızlıkta olduğu gibi kişinin kendisinde başlayıp kendisinde bitmektedir psikologlar size bu yoldan giderken sağlıklı yolu gösteren rehberlerdir sadece. Nereye gideceğinizi kafanızda sabitleştirip benimseyerek başlarsınız yola. İlk demeniz gereken şey “Ben bunu düzelteceğim.” demektir. Kendini zaten ister istemez yabancılaştırıp kendi kendine içinde savaştığından tekrardan farklı insan gibi karşına alıp özür dilemekle başlayabilir insan. Bu dünyada insan kendine iyi davranmazsa diğer hiç kimse ona iyi davranmaz. İhtimallerden bir tanesi çıksa ne olur? Dünyanın sonu değil ya. Hayatta birçok şey başına gelebiliyor insanın. Geçmiş geçmişte kalmaya devam ediyor ve bu değiştirilemez bir gerçek oluyor. Aklına kötü düşünceler mi geldi? Hemen onu kâğıt olarak hayal et, yanına hayali bir kağıt öğütücü koy ve içine atıp parçala. Kendine kötü davranacağını anladığın an kendini sustur. Şarkı mırıldan mesela?
Eğer bütün bunlar işe yaramıyorsa psikoloğunun yazacağı ilaçlar size bu yolda rahatlık sağlayacaktır. Kendinize tekrar tekrar pozitif şeyleri hatırlatmaya çalışın. Evet, bu dünyada kötü şeyler yaşanabilmektedir fakat hiç mi güzel şey yok? Minik şeylerden mutlu olmaya çalışın. Başınıza gelen güzel şeyleri fark edin. Kötü şeylere odaklanmayı bırakmaya çalışın. Kendinizi hobilerle işlerle oyalamak anksiyeteye aynı zamanda yardımcı olmaktadır. Ailenizden ve arkadaşlarınızdan destek beklemekten kaçınmayın bu yola yalnız çıkmayın.